30 Haziran 2009 Salı

YÜZÜKLERİN EFENDİSİ

Hatırlayan:SehmuzKaradağ

Amerikalı araştırmacıların, Konya'nın köylerinde köylülerimize gördükleri rüyaları anlattırdıklarını duymuştum. Keşke biz de bırakınız gördüğümüz rüyaları geçmişte yaşadıklarımızı, oyunlarımızı, adetlerimizi, geleneklerimizi, eğlencelerimizi anlattırabilseydik.
Şimdi anlatmaya çalışacağım Yüzük Oyununun artık çoğu yerde unutulduğunu görüyorum. Yüzük Oyunu özellikle uzun kış gecelerinde oynanan biroyundur. Hatırladığıma göre oyun, bir tepsi üzerindeki fincanlara veya yerde bulunan herhangi bir malzemeden oluşmuş (mesela çoraplar) saklamaya uygun kapların (ceviz kabuğu vb.(Bu kapların sayısı 6'dır) içine saklanan yüzüğün iki karşı grup arasında saklanması vebulunması, yüzüklerin saklanması sırasında şakalaşmalar, yüzüğü saklayan oyuncunun psikolojisinin çözümlenmeye çalışılması, karşı ekibin hangi durumlarda hangi kabın altına yüzüğü koyacağını tahmin etme veya kışkırtıcı ifadelerle ağzından, gözünden alma, yüzükleri bulma ve belli bir sayıya ulaşarak yenme, utma sonucu alınan ödüllerin paylaşılması, mesela yemeğin yenmesi, yahut da tatlı eziyetlerin yapılması esasına dayanıyor.
Genellikle evdekiler ikiye ayrılırve bir grup ebe seçilir. Yüzüğü tepsideki 6 fincana karşı tarafın hemen bulamıyacağı, hatta sayı vererek bulabileceği bir fincana saklar. Ortaya getirir. Kendisi karşı taraf hangi fincana sakladığını anlamasın diyeyüzünü kaçırır. Tabii karşı ekip ona takılarak konuşturmaya,"Onda değilmiş!","Bulduk. Tamam" gibi ifadelerle onu baktırıp ağzından laf almaya, gözünden anlamaya çalışır. Oyuncular ilk veya en son fincanda yüzüğü bulabilirlerse saklama sırası onlara geçer. Saklayan taraf her zaman karlıdır çünkü. İkinci fincanda bulmak tehlikelidir. Ceza puanı onbeştir. Üçüncüde altı, dördüncüde üç, beşincide iki olan ceza puanları en baştaki anlaşmaya göre 50,100,200gibi rakamlara ulaşınca oyun biter. Kim önce ulaşırsa otakım oyunu kaybeder.
Bu çekişmeli bir oyundur ve bazan iki köyün gençleri, yaşlıları bir araya gelir ve buoyunu oynarlar. Bu takdirde oyunun tadına doyum olmaz. En kurt oyuncular meydana sürülür. En iyi saklayıcılar, duygularını belli etmeyen ve karşı tarafı yanlış fincana yönlendirip puan kazandıran oyuncular tercih sebebidir. Ağzın laf yapması kadar karşı tarafı çok iyi tanımak da önemlidir.
Bu oyun, zekaya dayanan ev oyunlarına çok önemli bir örnektir. Kanaatimce oğlak kapma yahut, Türkistan'daki adıyla Kokpar, Gökbörü, Buzkaşi oyununun toplumdaki, meydandaki yeri neyse Yüzük oyununun da evdeki yeri odur. Akıl, Zeka, Maharet ister. Eliçabukluk, zihni çabukluk, hazırcevaplık ister.
Ne dersiniz bu gibi Türk Milletini ezelden beri eğiten adet ve geleneklerimizi, oyunlarımızı kaybettikçe; Gökbörü Oyununu, Yaren Geleneğini, yüzük oyununu oynamayı bıraktıkça, Türklerin hangi durumlarda nasıl davranacaklarının eğitimini yapmadıkça yüzüklerin efendisi olmayı, kurt olmayı,başkalarına bırakmışolmuyor muyuz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder